Zamanda Yolculuk: Afyon'un Tarihi

Anadolu’nun kalbinde yer alan Afyonkarahisar, geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan kadim bir şehirdir. Burası, geçmişin taşa kazındığı, zamana meydan okuyan fiziksel bir destanın yaşadığı yerdir. Yerleşim izleri yaklaşık M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanır. Anadolu’nun erken dönem uygarlıklarından biri olan Frigler, inançlarını, mitlerini ve kaya oyma anıtlarını bu topraklara miras bırakmıştır. Bugün Ayazini ve Frig Vadisi gibi alanlar, dinlemeyi bilenlere hâlâ hikâyelerini fısıldar. Roma ve Bizans dönemlerinde Afyon, önemli bir askerî üs hâline gelmiştir. Şehre hâkim bir noktada yükselen ikonik Karahisar Kalesi, o dönemin güçlü bir mirasıdır. Bu kale sadece bir savunma yapısı değil, aynı zamanda yüzyıllar boyunca süren direncin bir sembolüdür. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra Afyon, Selçukluların gelişiyle yeni bir döneme girdi. Şehir, camiler, medreseler ve dergâhlarla gelişti. Ulu Cami ve Mevlevihane gibi yapılar, o dönemin ruhani ve sanatsal yönünü günümüze taşıyan mimari izlerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Afyonkarahisar, Batı Anadolu’daki ticaret yolları üzerinde önemli bir merkez hâline geldi. Kervansaraylar, hamamlar ve termal kaynaklar, şehri hareketli bir konaklama noktası yaptı. Mermeri, haşhaş tarlaları ve şifalı suları ise ekonomik anlamda öne çıkmasını sağladı. Ve sonra geldi 1922… Afyonkarahisar, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda sahnenin tam merkezine yerleşti. Bu şehrin yamaçlarından Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruz’u başlattı. O gece Kocatepe’de yalnızca askerî planlar değil, aynı zamanda özgür ve bağımsız bir milletin yol haritası da çizildi. Bugün Afyonkarahisar, geçmişini onurla korurken geleceğe de umutla bakmaktadır. Her sokağında, her taşında keşfedilmeyi bekleyen farklı bir tarih katmanı bulunur.

Ömer Umut Güneş

5/5/20251 min oku